SINAV PSİKOLOJİSİ

Üniversite sınavları her genç için kaygı ve stres kaynağı… Çoğu genç, sınavlarda başarılı olmayı hayatta başarılı, mutlu olmanın tek yolu olarak algılıyor. Oysa, hayatta sınavlarda başarılı olmaktan daha önemli değerler var, kendine yeten bir insan olabilmek, yaşadığından memnunluk duyabilmek, bu memnunluğu yakın çevresindeki insanlara yayabilmek, Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanabilmek gibi…

Sevgili gençler, sınav kazanmak, diploma sahibi olmak, tabiki önemli ama, yüksek eğitim görmek, hayatın seçeneklerinden sadece biridir ve hayat tek bir seçenekten ibaret değildir. Cenab-ı Allah biz kullarına sayısız değişik seçenekler, imkânlar sunmuştur.
Ne yazık ki sadece gençler değil, biz anne babalar da üniversite sınavlarını bir ölüm-kalım savaşı gibi görüyoruz. Bizler, çocuklarımızdan kapasitesinin, zekâsının üstünde başarılar bekleyip, onları zorluyoruz. Üniversite tercihleri yapılırken de bu yüksek beklentiler kendini gösteriyor. Anne-baba olarak genelde, çocuğumuzdan, kendimizin hayatta olamadığı, ulaşamadığı meslekleri seçmesini istiyor, hatta çocuğumuzu daha küçüklüğünden itibaren şartlandırabiliyoruz. Bu arada “benim çocuğumun kabiliyeti ne, verimli olabileceği, yaparken zevk alabileceği meslek hangisi acaba?” diye düşünemiyoruz.
Sınava hazırlanan çocuklarımıza yardımcı olabilmek, onları motive edebilmek için ailelere büyük görevler düşüyor;
Çocuğunuz sınava hazırlandığı sıralarda, size düşen en önemli görev; onun çalışma isteğini arttırmak ve onu çalışmaya teşvik etmek için kaygı yükseltici yaklaşımlardan kaçınmak. “Bu kadar çalışmayla istediğin yeri kazanamazsın…” “Dayının oğlu tıp fakültesini kazandı, bakalım sen ne yapacaksın?” “Senin başarılı olman için, seni dersanelere gönderiyorum, emeklerimi boşa çıkarma…” türünden yaklaşımlar, çocuğunuzu çalışmaya teşvik etmez, tam tersine yükselen kaygı sebebiyle onu adeta kıpırdayamaz duruma getirir.
Başarılı olmak için çok ders çalışmanın değil, verimli etkili ders çalışmanın önemli olduğunu akıldan çıkartmamakta yarar var. Çocuğunuza sürekli “çalış” demek yerine, onun daha etkili ders çalışabilmesinin yolları araştırılmalı. Bunun için okulunda, “Rehber öğretmen” varsa, çocuğunuzun “Rehberlik servisinden” “Verimli ders çalışma yolları” hakkında bilgi alması sağlanmalı. Böyle bir imkanınız yoksa, bir uzmandan yardım isteyebilir, bu konuyla ilgili kitaplar okuyabilirsiniz.
Anne-baba olarak görevinizin, çocuğunuza iyi bir eğitim vermek olduğu kadar, ona hayatı sevdirmek ve yaşama sevinci aşılamak olduğunu gözardı etmeyin.
“Ders çalışmak” ve “Sınav kazanmak” uğruna çocuğunuzla olan yakınlığınızı tehlikeye atmayın. Aranızdaki sıcaklığın hayat boyu devam etmesi, her şeyden daha önemlidir.
Çocuğunuza; sınavda başarılı olmanın, hayatta başarılı olmanın tek koşuluymuş gibi hissettirmeyin.
Çocuğunuzu bu zor döneminde her zaman destekleyin, ilgi gösterin. Dershanedeki sınavlarda düşük puan aldığında onu suçlamadan konuşun; “Canım yavrum, sen elinden geleni yaptın şimdiye kadar, düzenli ders çalıştın, test çözdün, acaba niye bu sınavda başarın düştü” gibi olumlu bir yaklaşımla ona cesaret verin. Her durumda onun yanında olduğunuzu hissettirin.
Çocuğunuzu hiçbir zaman başkaları ile kıyaslamayın. Çocuğunuz farklı bir kişiliğe ve kapasiteye sahip, başkalarının yaptığını yapamayabilir, ancak diğer çocukların başaramadığı şeyleri yapabileceğini aklınıza getirin. “Sen dili” yerine “Ben dili” kullanın. “Sen zaten böylesin, bu sonuç normal” gibi sen dili yerine, “Nasıl böyle oldu anlayamıyorum, bunu paylaşabiliriz” gibi kendi dugularınızdan bahsedin.
Çocuğunuzdan, kendinizde gerçekleştiremediğiniz idealleri beklemeyin. Üniversite tercihlerini yaparken, çocuğunuza müdahale etmeyin, sadece onu, ilgileri, yeteneği, kapasitesi konusunda yönlendirin. Tercihlerini yaparken mutlaka bir “Rehberlik uzmanı”ndan yardım isteyin.
Çocuğunuzu sürekli olarak şu şekilde motive edin; “Ben senin sınavı kazanmak için elinden geleni yaptığına inanıyorum. İnşallah başarılı olacaksın. Benim için sen daha önemlisin. Sonuç başarısız olursa yılmamalısın, şüphesiz bunda da bir hayır vardır. Bu sene olmazsa daha çok çalışıp, seneye inşallah istediğin yeri kazanabilirsin.”

Comments are closed.