PSİKOSOMATİK BOZUKLUK TANI KRİTERLERİ

Hayatımızın zor, stresli dönemlerinde ruhumuzda kopan fırtınalara paralel bedenimizde de bir şeyler altüst olur. Mesela heyecanlanınca kalbimiz daha hızlı atar, kiminin elleri titrer, terler; kimi buz keser, donup kalır. Kimimiz stresli dönemde şiddetli baş ağrıları çekerken, kimimiz de mide ağrıları, yanma ve bulantılardan şikâyetçidir. Bazen söyleyemediğimiz sözler, ifade edemediğimiz kızgınlık, kırgınlıklar boğazımızda düğümlenip kalır; öksürük olur, yutkunma zorluğu çekeriz.

Bedensel hastalıklar, ruhsal hastalıklara göre her zaman toplumda daha fazla anlayışla, hoşgörüyle karşılanan bir niteliktedir. Ruhum ağrıyor diyemeyiz de bedenim ağrıyor deyiveririz. “Kızgınım”, “sana kırıldım” demektense, “kolum ağrıyor”, “ellerim uyuşuyor”, “tansiyonum yükseliyor” demek daha kolay gelir. Bir bayan danışanım bu durumu seansta şöyle ifade etmişti: “Kıvanç hanım, dört yıldan beri evliyim. Bir çocuğum var. Çocuğum iki yaşında ve çok huysuz bir erkek çocuğu. Eşim görev gereği çok yoğun ve stresli bir ortamda çalışıyor. Bu yüzden oğlumuzun en ufak bir ağlamasında sinirleri bozuluyor, çocuğun sesine katlanamıyor. Bu yüzden çok sık tartışıyoruz. Başımda uyuşmalar başladı, sanki tepemde karıncalar geziyordu. Bunun fiziksel bir sorundan kaynaklandığını düşündüğümden boşu boşuna dahiliye, nöroloji doktorlarına başvurdum ama bir sonuç alamadım. Psikiyatri doktoruna muayene olunca baş uyuşmalarımın psikolojik olduğunu öğrendim. Oysa ben kendime ruhsal sıkıntıları konduramamıştım. Eşim ve ailesi bu durumu öğrenirlerse ne derler bana, ne bahane bulurlar diye düşündüm.”
Somatizasyon; yaşantımızdaki ve iç dünyamızdaki duygusal ve düşünsel çatışmaların bedensel belirtiler, fiziksel hastalıklar olarak kendini göstermesidir.

Psikosomatik hastalıkların nedenlerini şöyle sıralayabiliriz; kayıplar, ayrılıklar, çaresizlik umutsuzluk duyguları ve bunlara eşlik eden kin, kızgınlık, acı, üzüntü, kaygı gibi bastırılmış, çözümlenmemiş duygular somatizasyona neden olan unsurlardır.
Duygu ve düşüncesini dışarıya yansıtmakta zorlanan, hakkını savunamayan, kaygılı ve güvensiz kişilerde somatizasyona daha çok rastlıyoruz.
Çocuk ve ergenlerde de “somatizasyon bozukluğu”na oldukça sık rastlıyoruz. Çocuk ve ergenlerde özellikle açıklanamayan ağrı yakınmaları çok sıktır. Toplum taramalarında, sıklıkla başağrısı çektiğini belirten çocuk ve gençlerin oranı % 10-30 arasındadır. Ağrı yakınmaları dışında baş dönmesi, bulantı, yorgunluk en sık görülen belirtilerdir.
Çocuk ve gençlerde somatizasyon sıklıkla, depresyon, anksiyete bozuklukları, panik bozukluğu ile beraber görülmektedir. Somatizasyon bozukluğu yaşayan çocuklar yaşıtlarıyla ilişki kurmada zorlanırlar, ders başarısı düşük olabilir, yaşa uygun gelişimsel konuların üstesinden gelemezler. Anne babaya aşırı bağımlılık ve düşük benlik algısı sıklıkla görülür. Aşırı başarılı kızların, erkeklere göre kronik şikâyetlere daha yatkın olduğu görülmektedir.
Üniversiteye hazırlanan bir danışanım o kadar çok ders çalışıyordu ki, her gün başı ağrıyordu, cildinde egzamalar çıkmıştı. Ders çalışmanın dışında bir sosyal hayatı yoktu. Ailesi de ondan çok iyi bir yer tutturmasını bekliyordu. Bu danışanımız psikoterapi görerek rahatladı.
Hangi hastalıklar hangi vücut dilini kullanıyor, buna değinelim;
Mide bağırsak sistemine ilişkin psikosomatik bozukluğu olan kişilerin daha çok bağımlılık-bağımsızlık çatışmaları vardır. Bastırılmış ya da biriktirilmiş öfkesi fazla olanlarda asabi hipertansiyon fazladır. Sevgi ihtiyacının karşılanamaması ya da yeterince ifade edilememesiyle ilgili çatışması olan kişilerde daha çok deri sistemine ilişkin psikosomatik bozukluklar görülür. Kalp krizinin ortaya çıkmasında da diğer birçok tıbbi kalıtsal faktörün yanı sıra, son dönemde yaşanan kaygıların ve depresyonun çok önemli payı vardır. Kişinin ruhsal durumunun kötü olması, onu bedensel hastalıklar geliştirmeye yatkın hale getirir. Uzun süreli ruhsal çatışmalar bulunan, işin içinden çıkamayan, kendi iç dünyasında ciddi krizler ve kaygılar yaşayan, gerilim ve şoklar yaşayan insanlarda bedensel hastalık gelişimi daha çok kolaydır.

Psikosomatik bozukluk tanısının konması için şu kriterler olmalıdır:
En az dört ayrı ağrı olması (baş ağrısı, karın ağrısı, kol, bacak, sırt ağrısı…)
İki sindirim sistemi şikâyeti (bulantı, şişkinlik, kusma, ishal, yiyeceklerin dokunması)
Bir cinsel fonksiyon ya da genital sistem belirtisi (adet düzensizliği, erkekte iktidarsızlık, erkekte ve kadında cinsel isteksizlik…)
Bir nörolojik belirti (denge bozukluğu, yutma güçlüğü, çift görme, sağırlık…)
Ayrıca en önemlisi de tıbbi muayene, laboratuvar incelemeleri ve görüntüleme yöntemleri sonucunda saptanan bu şikâyetleri açıklayacak organik bir bozukluğun olmaması tanı koymak için şarttır.

Comments are closed.