Binalardaki yangın alarmlarını bilirsiniz. Yangın olmadığı halde, binadaki yangın alarmının çalıştığını düşünün. Ne olur? Binada gereksiz bir panik ve telaş yaşanır değil mi? Aynen bunun gibi beynimizde de kontrol sistemleri, alarm mekanizmaları vardır. Beyindeki işte bu sistemler nedensiz olarak devreye girdiğinde panik atak başlar. Vücut sanki ortada tehlike oluşturacak bir durum varmış gibi tepki verir. Kısaca panik atak insanı öldürmez ama süründürür. Zaten genelde danışanlardan şu sözleri duyarım: “Kıvanç Hanım, panik atak geldiğinde, o kadar yoğun kaygı ve korku yaşıyorum ki sanki dünyam başıma yıkılıyor.”
Panik atak hastalığında gerçek neden tam olarak bilinmemektedir. Stresli yaşam olayları, panik atakların ortaya çıkışını tetiklemektedir. Yakın dönemde kayıp yaşamış veya yakınlarından işinden veya bulunduğu çevreden ayrılmış kişilerde yaşamlarındaki bu değişikliklerle panik ataklarının başlangıcı arasındaki ilişki olduğu gösterilmiştir. Bu stresli yaşam olayı kişinin direncini düşürmekte ve bu dönem hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştırmaktadır.
Panik atakların üç çeşidi vardır;
¥ Beklenmedik panik ataklar: Panik duygusu birden sebep yokken ortaya çıkar.
¥ Duruma bağlı panik ataklar: Panik duygusunun başlamasını tetikleyen bir durum vardır. Örneğin bir köpek görmek panik atak başlatabilir.
¥ Durumsal yatkınlık gösteren panik ataklar: Daha çok tetikleyen bir durum olmasıyla ortaya çıkar. Örneğin, araba kullanırken olabilir.
Danışmanlık merkezine başvuran 32 yaşında bir bayan hastamızın ilk panik atağı, yaptırdığı bir enjeksiyondan sonra başlamıştı. İğne yapıldıktan hemen sonra, hastamız ilacın prospektüsünü okuyunca muhtemel yan etkilerin kendisinde de olabileceğini düşünmüş. Bu sırada kalbinde bir çarpıntı başlamış, bu çarpıntı ile yan etkilerin ortaya çıkmakta olduğuna karar vermiş. Bu olumsuz düşüncesi, çarpıntısını arttırmaya başlamış, nefes alamaz olmuş. Vücudunda terleme, titreme, bulantı, baş dönmesi, uyuşma oluşmuş. O anda öleceğini düşünmüş; eşi ve çocukları tarafından acilen hastaneye kaldırılmış. Kalp ve nöroloji doktorları gereken tetkikleri yapmışlar ve fiziksel bir sorun bulamamışlar. Hastanın panik nöbeti geçirdiği anlaşılmış, ilaç verilmiş. Ama panik atağı tamamen geçmemiş.
Hastamız Ayşe hanımın danışma seansında panik atak rahatsızlığının nedeni ortaya çıktı; iki ay önce teyzesi ölmüş, çok sevdiği teyzesi kalp krizi geçirip ölürken o da oradaymış, ölüm anına şahit olmuş. Bu olaydan sonra kendisinde güvensizlik, korku başlamış. İlaç tedavisi ile birlikte psikoterapi uygulanınca, hastamızda kısa sürede olumlu değişmeler, gelişmeler oldu.
, Panik atakta kişi bedensel belirtileri yanlış yorumlar. Yanlış yorumlanan bu bedensel belirtiler genellikle çarpıntı, halsizlik gibi normal anksiyete tepkileridir. Bu belirtiler hemen gelmekte olan ruhsal ya da fiziksel bir felaketin habercisi olarak yorumlanır. Örneğin, hafif bir çarpıntıyı “kalp krizi geçireceğim” diye yorumlayan bir insanın bu düşüncesi ile çarpıntısı artmaya başlar. Panik atak hastalarının böylece dikkatleri kendi bedenlerine yoğunlaşır ve pek çok insanın fark edemediği duyumlar bile onların dikkatini çekmeye başlar. Böylece gerçek bir fizyolojik rahatsızlık geçirdiklerini sanırlar.
Bu panik atak hastaları ayrıca panik nöbetlerinden korunmak için geliştirdikleri kaçınma davranışları yüzünden, olumsuz düşüncelerini gittikçe pekiştirirler. Örneğin, bir danışanım, kalbinde bir sorun olduğunu düşünüyordu ve spor yapmaktan kaçınıyordu. Oysa futbol oynamayı çok seviyordu ama, futbol oynayıp yorulursa kalp krizi geçireceğini sanıyordu. Kalp doktoruna daha yeni muayene olduğu halde bu olumsuz düşünceden bir türlü sıyrılamıyordu.
Panik atak geçiren bir yakınınıza nasıl davranmalısınız, bu konuya değinelim… Eğer kişinin panik atak geçmişi varsa ve siz de o anda kişinin panik atak geçirdiğinden eminseniz ilk olarak o kişiyi rahat olabileceği ve etrafında onunla ilgilenen çok fazla kimsenin olmadığı bir yere götürün. O anda olabildiğince sakin ve soğukkanlı olmalısınız. Panik atak geçiren kişiye bunun az bir zaman sonra geçeceğini ve bu yüzden kötü bir şey olmayacağını, nefes egzersizi yapmasını söylemek doğru bir davranış olacaktır.
Panik atak tedavisinde neler yapılabilir, bundan bahsetmek isterim…
¥ Davranış terapisi: İstenmeyen davranışı değiştirmek ve kontrol altına almak danışana öğretilir. Güç durumlarla başa çıkmayı öğrenmek, genellikle de bunlara karşı kontrollü yüzleşme yoluyla etki eder. Danışan tüm yaşam boyu kullanabileceği iyileşme yetenekleri geliştirir.
¥ Bilişsel terapi: Terapide, verimsiz düşünce şekillerini değiştirmek öğretilir. Duyguları incelemek, gerçekçi düşünce ile gerçekçi olmayan düşünceyi birbirinden ayırtetmeyi öğrenmek yoluyla etki eder. Danışan tüm yaşam boyu kullanabileceği iyileşme yeteneklerini geliştirir.
¥ İlaçlar: Semptomları ve kaygıyı ortadan kaldırır. Ancak ilaç tedavisi ve terapi bir arada kullanıldığında hastalığın tekrar etme olasılığı azalır ve iyileşme daha hızlı olur.
¥ Gevşeme teknikleri: Kaygıya eşlik eden stresin ortadan kalkmasına yardımcı olur. Danışan tüm yaşam boyu kullanabileceği iyileşme yetenekleri geliştirir.
Ayrıca panik atak geldiğinde kaçmamayı, gelen atağı göğüslemeyi öğrenmeliyiz. Bunun için de;
Yavaşlayın ve durun, nefes egzersizleri yapın. Bedeninizin ağırlığını hissedin.
Sağlığınız üzerine düşünün. Bunun sadece bir şartlanma olduğunu, aslında fiziksel hiçbir şeyinizin olmadığını düşünmeye çalışın.
Sinirli olduğunuz zamanlarda öfkenizi bir başka objeye çevirerek rahatlayabilirsiniz.
Panik atak hastalığı kolayca tedavi edilebilir. Bunun için;
Her gece yedi ya da sekiz saat uyuyun. Gün içinde kendinize zaman ayırın. Bir saat de olsa, sevdiğiniz bir faaliyet yapın.
Her gün düzenli olarak yarım veya bir saat yürüyün. Yürüyüş sırasında vücutta “serotonin” denilen mutluluk hormonu salgılanır. Bu da sizi rahat ve huzurlu kılar.
Bir ortamda kaygınız yükselirse, insanlar benim hakkımda ne düşünürler diye, o ortamı terk etmeyin. Panik ve kaygı sırasında aklınıza şu gelsin; “Bana daha önce de panik gelmişti ama kısa sürede geçmişti. Bir şey olmadı. Şimdi de geçecek.”
Çevrenizdeki insanlara “hayır” demeyi öğrenin, onlardan çok şey beklemeyin. Birisine kızdığınızda öfkenizi içinize atmayın, kızdığınız şeyi o kimseye söyleyin.
Yaşadığınız olayların olumlu yönlerini düşünün; “gülün dikeni var” diyeceğinize, “dikenlerin gülü var” diye düşünün. Güzel düşünceler hayattan zevk almanızı sağlar.
Son Yorumlar
Kategoriler