ÖN ERGENLİKTE PSİKOTERAPİ

Ön ergenlik ,latant dönemin bitişiyle,ergenliğin başlaması arasında bir geçiş olarak belirlenen ve ortalama 10-13 yaşlarını kapsayan devredir.Anne ve babalar için çocukları halen küçüktür;oysa onu kucaklamak imkansız hale gelmiştir.Bu dönemde ön-ergeni zorlayacak bir başka alan da ortaokula geçiş ve bununla ilgili kaygılardır.Psikanalitik kurama göre,çoğu genç için ortaokula geçiş ,daha geniş ve karmaşık bir yapı içine girmeyi ifade eder;uyaranlar fazlalaşır ders ve hoca sayısı artar.Diğer yandan öğretmenlerin ve ebeveynlerin baskısı artmaktadır.

Bürginde artık çocuk olmayan ama henüz ergenliğe de girmeyen bu gençlerin durumundaki vurgulayarak,ön-ergeni trapezini bırakıp sıçradıktan sonra kendini havada bulan ,karşı tarafa geçmesine izin verecek diğer trapezi ise henüz yakalamamış akrobata benzetmiştir.(Bürgin,1994)

Valentin de bu dönemin başlıca özelliğinin ,artık özdeşim modelleri olmaktan çıkan anne babaya karşı yeni bir mesafe arayışı olduğunu söylemiştir.Bu hareket ,ön ergende hem büyük ilgi hem de kaygı uyandırır.Sıklıkla çatışma okul ve öğretmenler üzerine yer değiştirir.Bu gençler,hala ebeveynlerinin korumasına ihtiyaç duyarlar ,fakat aynı zamanda ” kendilerini bulmak “için onlara karşı gelmeleri de gerekir.(Valentin,1991)

Bugüne kadar psikolog ve psikoterapist olarak karşılaştığım çocukla ilgili problemlerde farkına vardım ki; aslında sorun çocukta imiş gibi gözükse de gerçekte aile yani anne-baba sorunlu ve sorumlu. Hiçbir çocuk ya da genç, durduk yerde ben sorun çıkarayım, altımı ıslatayım ya da saldırganlık yapayım, okuldan kaçayım… diye düşünmez.
Örneğin 12 yaşında bir kız çocuğu, danışmanlık merkezine getirilmişti. Anne-baba ile görüşüldüğünde, ortada bir sorun varmış gibi gözükmüyordu. Deniz, orta 1. sınıfta okuyordu, dersleri başarılıydı şimdiye kadar, fakat son bir-iki aydır ders çalışmak istemiyordu, sabahları uyanamıyordu. Okula gitmek de istemiyordu. Deniz’e yaptığım psikolojik testler sonucunda, her şey ortaya çıktı; Deniz bilinçaltında, anne-babasının ayrılma kaygısını oldukça fazla taşıyordu. Kendisini arabulucu rolünde görüyordu. Ayrıca suçluluk hisleri de vardı.
Deniz’in test sonuçlarını anne-babaya anlattığımda, anne-baba bu aralar sorunları olduğunu ve sık sık kavga ettiklerini anlattılar. Tabii bu kavgalardan Deniz’in her zaman haberi oluyordu. Danışanım anne-babasının ayrılmasından çok korkuyordu. Yakında teyzesi de eşinden boşanmıştı. Teyzesinin ayrılma sürecinde yaşadığı sorunları, üzüntüleri Deniz de hep görmüştü. Bütün bu sebeplerden derslere kendini veremiyordu ve ders başarısı düşmüştü.
Bu yüzden, çocuk ve gençlerin psikoterapileri düşünüldüğünde, sadece kendileri değil, ailelerinin de ele alınması gerektiği düşünülmelidir.
Bu ailelerle yapılan terapilerden bahsetmek istiyorum:
¥ Aile terapisinde; anne-baba ve çocuklar oturumlara katılırlar. Aile bireyleri, genelde çocuğun sorun olduğunu ve terapiye onun alınması gerektiğini düşünebilirler. Aile terapi süresi probleme ve terapinin amacına göre değişir. Aile bireylerinin bozuk ilişkileri düzeltmek için gösterdikleri istek, sonucu hızlandırabilir.
Aile terapisi genelde iki haftada bir yapılır. Terapinin amacı, aile bireyleri arasındaki iletişimi düzeltmektir. Aile terapisinde, aile bir bütün olarak düşünülür.
Aile bireyleri arasındaki ilişkiler ne kadar dürüst olursa, sorun o kadar çabuk çözülür. Ayrıca anne veya baba bilinçdışı olarak çocuğu eşinin yerine koyabilir veya yapmayı isteyip de yapamadıkları şeyleri çocuktan bekleyebilirler. Aile içinde gizli bir reislik mücadelesi olabilir.
Aileler ile yapılan bir başka çalışma da;
¥ Aile Rehberliği;
Aile Rehberliği, çocuğu veya genci davranış bozukluklarından korumak için aileye, çocuk eğitimi konusunda yapılan açıklamalardan oluşmaktadır. Öneriler, probleme odaklaşmıştır ve anne-babanın anlayabileceği ve uygulayabileceği düzeyde olmalıdır. Danışanın danışmana güven duyması ve onun problemi çözebilecek düzeyde bilgiye sahip olduğunu görmesi gerekmektedir. Ancak böyle bir durumda danışan, danışmana bağımlılık oluşturabilir ve onun söylediklerini olduğu gibi kabul edebilir. Bu amaçla, danışman danışanın problem çözme yeteneğini geliştirmesine yardımcı olmalıdır.
Rehberlikte şu yollar izlenir:
Problemin analizi,
Anne-babayı problemin çözüm yollarını bulmada cesaretlendirme ve bir çözüm yolunda karar vermede yardımcı olma.
Bu çözüm yolu uygulamaları için cesaretlendirme, sonuçlar hakkında bilgi vermelerini sağlama gibi yollar izlenir.

Comments are closed.