Okul çağındaki (6-12 yaş arası) çocuklar hayatın anlamını araştırırlar. Kime güvenmeliyim? Ne olmak istiyorum? gibi soruları kendilerine sorarlar. Kendilerine ilişkin algıları olmayı hayal ettikleri kişiye yaklaştıkça benlik saygıları da artar.
Çocukların olumlu benlik gelişiminden birinci derecede sorumlu olan ailesidir. Bu nedenle ailenin çocuğuna karşı olan tutumları özellikle önemlidir. Sıcak sevecen anne baba tutumları, sert ve buyurgan tutumlara oranla çocuğun gelişimini daha olumlu etkiler. Davranışları konusunda düzeltici geri bildirim almayan bu tür çocuklar, kendilerini yönetme ve sosyal uyum gösterme yönünden yetersiz kalmaktadırlar.
Bu yaş çocuklarında, akranlarının ve öğretmenlerinin çocuk hakkındaki yargıların benlik gelişimine yön verir. Okul yaşamında başarılı olma hazzını yaşayan çocuklar, olumlu bir akademik benlik algısı geliştirirken, başarısız olanlar özgüven ve kendine yetme duygularından yoksun kalırlar. Başarısızlık endişesi sonraki yaşam deneyimleriyle pekiştirilirse, çocuk okula ve çalışmaya karşı tepki geliştirir. Çocukların okul çağında ilkokul birinci sınıfta başarılı olmaları için mutlaka anaokulu yani okul öncesi eğitim almaları şarttır. Yapılan araştırmalara göre; okul öncesi eğitim alan çocuklar, ilkokulda böyle bir eğitim almayanlara göre daha çok başarılı oluyorlar.
Hatta bence, her anne-baba çocuklarının yaşına göre mutlaka gelişim testini veya zekâ testini yaptırmalı. Örneğin, danışmanlık merkezine gelen bir öğrencim, dört yaşında olmasına rağmen küçük kas gelişimi çok geriydi. Yani kalemi düzgün tutamıyordu, düz çizgi çizemiyor, makasla kesemiyordu. Dil gelişimi de yaşıtlarından gerideydi. Bu öğrencimize küçük kas gelişimini ve dil gelişimini destekleyen etkinlikler yaptırıldı. Anne-baba da bu faaliyetleri evde uyguladılar. Şu an öğrencimizde olumlu değişiklikler oldu. Artık daha çok kelime kullanıyor, iki kelimelik cümleler kurmaya başladı. Kalemi daha güzel tutuyor.
Zekâ testleri de iki yaşından itibaren çocuklara uygulanabiliyor. İlkokula başlamadan önce özellikle, (bir sene öncesinden) zekâ testi, okul olgunluğu, “dikkati, görsel algıyı” ölçen testlerden biri mutlaka yaptırılmalı.
Maaelesef danışmanlık merkezlerine çok sayıda okula birinci sınıfa giden, okuma-yazmayı öğrenememiş, kalemi düzgün tutamayan öğrenciler geliyor. Bu öğrenciler sınıflarda arkadaşları tarafından “tembel yaramaz” damgası yiyorlar. Böylece bu çocuklar içe kapanıyor, kendine güvenmiyor, arkadaşları tarafından da dışlanıyorlar.
Okul çağındaki çocuklar (6-12 yaş arası) nesneleri birden fazla özelliğe göre sınıflayabilirler. Nesnelerin ağırlıklarına, uzunluklarına göre ayrıntılı sıralamalar yapabilirler.
Okul çağındaki çocuklar, benmerkezci düşünceden uzaklaşmışlardır. Çevrelerinde gelişen olayları ve dünyayı başkalarının bakış açısıyla görebilirler. Soyut düşünce henüz gelişmemiştir. Yetişkinlerin çocukları, soyut düşünmeye yönlendirecek drama çalışmaları, tartışma, beyin fırtınası gibi yöntemleri kullanmaları, çocukların soyut düşünme düzeyine ulaşmalarına yardımcı olacaktır.
Birçok çocuk açısından 9-10 yaşlar oldukça sakin bir dönemdir. Önceki yıllarda edinilmiş okul becerilerinin işlenip gelişmesiyle, çocukların çoğu kendisini yeterli hissederler. Okul çağındaki çocuklarda beyin en dinamik değişim aşamalarından birindedir. Yan kafa lobunun küçük bir parçasının yani tüm duyuların birleştiği yerin olgunlaşması, pek çok yeni öğrenme biçimini mümkün hale getirmektedir. Bu olgunlaşmanın yaşı oldukça büyük farklılıklar gösterir. Ancak beyindeki bu olgunlaşma olduktan sonra çouğun bir dizi yazılı harfe bakarak bir sözcüğü yüksek sesle okumasını beklemek anlamlı olabilir. Dikte edilen basit sözcüklerin yazılması bile işitsel, motor ve görsel kalıpların birlikte kullanılmasını gerektirir.
Son Yorumlar
Kategoriler