Son zamanlarda danışmanlık merkezlerine ders başarısızlığı yüzünden sıklıkla öğrenciler gelir oldu. Anne ve babalar bu konudaki sıkıntılarını şöyle dile getiriyorlar: “Kıvanç hanım, benim çocuğumun zekası normal. Öğretmeni de ‘İstese, düzenli ders çalışsa başarabilir, yüksek not alabilir’ diyor. Ama çocuğumun dersleri düşük. Benim ısrarımla zorla ders çalışıyor, ders yaparken sürekli benim onun yanında olmamı istiyor. Hiç azmi yok. Ödevi olmasa hiç demiyor ki ‘Benim ödevim yok ama ben gene de fazladan zayıf olduğum derslerle ilgili test çözeyim veya not çıkarayım’.”
Ben biraz da çocukların ders başarısızlığını çok fazla televizyon izlemelerine ve bilgisayarda çok uzun süre kalmalarına, oyun oynamalarına bağlıyorum. Özellikle bilgisayar gerçekten yerinde ve kısıtlı kullanılırsa çok iyi bir teknoloji harikası… Ancak bu durum çoğu zaman böyle olmuyor. Çocuk veya genç “Nasıl olsa dersimi yaparım, daha erken” diye bilgisayar başına oturuyor. Daha sonra bir bakmış ki saatler geçmiş ve hiç ders çalışmamış veya ödevlerini yapamamış. Aile de bu konuda ne yapacağını şaşırmış vaziyette. Özellikle dikkat dağınıklığı olan çocuk veya gençler internette çok kısa kalmalı. Son günlerde artık internet bağımlılığı diye de bir psikolojik rahatsızlıktan söz ediliyor. Demek ki internet de diğer bağımlılıklar gibi kişiye çok büyük zararlar veriyor. İnternet bağımlılığında mutlaka ilaç tedavisi ve psikoterapi aynı anda uygulanmalı. Aileler çocuğunun bilgisayar kullanması konusunda mutlaka bir sınırlama getirmeli ve bu konuda anne-baba çocuğuna karşı tutarlı ve disiplinli olmalı.
Geçen gün ortaokul öğrencisi danışanım ders başarısızlığı yüzünden bana gelmişti. Annesi kızının geç yattığı için sabah okula gitmek için kalkamadığından şikayetçiydi. Danışanım okula gitse bile, uykusunu tam alamadığı için dersi takip edemiyordu. Yani dersi derste anlayamadığı, dersi dinleyemediği için konuları anlayamıyordu. “Peki, geç yattığın için erken kalkmakta zorlanıyorsun. Gece ne yapıyorsun da geç yatıyorsun” diye sorduğumda verdiği cevap hem ilginç hem de acıydı: “Benim her akşam izlediğim diziler var. Onlar bazen geç bitiyor. Bu yüzden geç yatıyorum.”
Yakın dönemde yapılan bir araştırmaya göre okul başarısızlığının ardından televizyon ve internet bağımlılığı ile aile içi huzursuzluklar çıkmıştır. 503 okulda yapılan anket çalışmasında velilerin büyük bölümü, “Çocuğum internet ve televizyon başında çok zaman geçiriyor. Bu nedenle başarısız” derken öğrenciler de “İnternet ve televizyon başında geçirdiğim uzun zaman beni başarısız yapıyor” itirafında bulunmuştur. Öğretmenler de öğrenci başarısızlığının %71 oranında aile içi sıkıntılardan kaynaklandığı yönünde görüş bildirmiştir.
Çok televizyon seyreden çocuklar daha zor öğreniyor, daha zor ve kötü okuyor, eleştirel düşünemiyor, konuyu yüzeysel düşünebiliyor, kimlik ve kişilik geliştiremiyor, özellikle ilk senelerde gözlerin bozulmasına yol açıyor, dikkat dağınıklığına yol açıyor. Tabii ki bu demek değildir ki çocuğumuz hiç mi televizyon seyretmeyecek? Seyredecek ancak günde bir iki saat… Çocuğumuzun çok fazla televizyon izlemesini istemiyorsak öncelikle biz seçici olalım, faydalı programları seçelim. İrademize sahip olalım. Çocuğumuz ders çalışırken kesinlikle televizyon açmayalım.
İnternet gibi televizyon da mutlaka belli saatlerde çocuklara izlettirilmeli. Bu konuda anne-baba tutarlı ve kararlı davranmalıdır. Özellikle hafta içi çocuk veya genç mutlaka belirli bir saatte yatmalı, uykusunu almalıdır. Hafta sonları ancak bu saatler konusunda esnek davranılmalıdır.
Mevlana Hazretleri bir sözünde ne kadar güzel söylemiş değil mi; “Her insan bir cevherdir, işlendiğinde mücevher olur.” Anne ve babaların görevi, çocuğa içindeki cevheri kendi elleriyle çıkarmasının yollarını göstermektir.
Son Yorumlar
Kategoriler