Çiftler görüş ayrılığına düştüklerinde tartışmaları çoğu zaman münakaşaya sonra da kavgaya dönüşür. Sevgi dolu konuşmayı birdenbire bırakır ve birbirlerini incitmeye başlarlar; suçlarlar, yakınır, öfkelenirler. Oysa kavga etmeden, tartışmadan da dürüst olmak, hatta olumsuz duyguları ifade etmek, açıkça konuşmak mümkündür.
Biriyle ne kadar yakınsak, onun olumsuz duygularına tepki göstermeden bakış açısını dinlemek de o kadar güç olur. Onun saygı ve onayını yitirmemek için savunmaya geçer ve bakış açısına karşı direniriz. İnsana acı veren ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimizdir. Çoğu zaman erkek kendisine meydan okunduğunu hissettiğinde dikkatini haklı olmaya yoğunlaştırıp bir yandan sevecen olmayı da unutur. İlgili, saygılı, güven verici bir tonda iletişim kurma becerisi otomatik olarak azalır. Eşini ne kadar incittiğinin farkında değildir. Bu durumlarda kadını onun sözlerini kabul etmesi gerektiği zamanlarda bile, doğal olarak bu sevgisiz yaklaşıma direnir.
Erkek umursamaz bir tavırla konuşup sonra da neden üzülmemesi gerektiğini anlatmaya kalkışarak bilmeden eşini incitir. Yanlışlıkla kadının onun bakış açısına direndiğini sanmaktadır. Gerçekte ise kadını üzen onun sevgisiz yaklaşımıdır.
Öte yandan kadınlar da erkekleri ne kadar incittiklerini fark etmezler. Erkeğin aksine, kadın kendisine meydan okunduğunu hissettiğinde konuşma biçimi otomatik olarak güvensiz ve itici bir hal alır. Bu biçimde itme, özellikle duygusal açıdan bağlı olan erkeği çok incitir. Kadınlar önce eşlerinin davranışları konusundaki olumsuz duyguları paylaşıp sonra da istenmeyen öğütleri vermeye kalkışarak tartışmaları başlatır ve şiddetlendirirler.
Tartışmadan kaçmak için eşimizin neyi söylediğimize değil, nasıl söylediğimize karşı çıktığını unutmamamız gerekir. Tartışmaya ara vermenin en iyi yolu susup konuşmayı biraz ertelemektir.
Eşler tartışmalarda incinmeden kaçınmak için dört türlü tavır takınırlar. Bu tavırların her biri kısa dönemli kazanç sağlamakla birlikte, uzun vadede hepsi zararlıdır.
1. Kavga- Bir konuşma sevgisiz ve soğuk bir hal aldığında bazı insanlar içgüdüsel olarak kavga etmeye başlarlar. Hemen saldırıya geçerler. Suçlayarak, yargılayarak, eleştirerek ve eşlerini haksız çıkararak darbe indirirler. Bağırırlar, öfkelerini dışa vururlar. Asıl amaçları eşlerini sindirip kendilerini sevmeye, desteklemeye zorlamaktır. Sindirme her zaman ilişkideki güveni zayıflatır.
2. Kaçış- Genelde bunu erkekler yapar. Konuşmayı reddederler ve hiçbir şey çözümlenemez. Bazı çiftler tartışmak yerine anlaşmazlıklardan söz etmekten kaçınırlar. Onların isteklerini elde etme yolu, sevgilerini esirgeyerek eşlerini cezalandırmaktır. Eşlerini dolaylı yollardan, yavaş yavaş hak ettikleri sevgiden yoksun bırakarak incitirler.
3. Numara Yapma- Böyle yapan kişiler genellikle kadınlardır. Kadınlar bir çatışmada yara almaktan kaçınmak için hiçbir sorun olmadığını öne sürerler. Yüzüne bir gülümseme yerleştirip her şeyden memnunmuş gibi davranırlar. Ancak zaman içinde bu kadınların öfkesi birikir, durmadan eşlerine vermekte ama karşılığında kendi ihtiyaç duydukları şeyleri almamaktadırlar. Bu öfke onların doğal sevgi ifadelerini engeller.
4. İçe Kapanma- Genelde bu davranışı kadınlar yapar. Bu kişiler tartışmak yerine boyun eğer, eşlerini üzen her şeyin sorumluluğunu üstlerine alırlar.
Bir erkek danışanım bana eşinden yakınmıştı; “Onu çok seviyorum, bana istediğim her şeyi veriyor. Tek şikâyetim onun mutlu olmaması.”
Eşi yirmi yıldır kocası için kendini inkâr etmişti…
Bu dört tipin birinde kendinizi bulmuş olabilirsiniz ama bu yollar hiçbir işe yaramaz. Sakinleşmek için biraz ara verip sonra yeniden konuşmaya başlamanız gereklidir. Sinirlerine hakim olmak, söylediklerine dikkat etmek de çok önemlidir.
Son Yorumlar
Kategoriler