ERGENLİKTE KAYGI BOZUKLUĞU

Dilek ,13 yaşında bir genç kızdı. Bir gün okul dönüşü evde içine bir sıkıntı gelmiş, “Anne soluk alamıyorum, boğuluyorum sanki” demişti. Annesine sarılıp “Anne, ölmem değil mi?” diye ağlıyordu. O gün kızlarını acile götürdüler. Doktor fiziksel bir rahatsızlığının olmadığını söyledi. Sakinleştirici iğne yapıldıktan sonra eve yollandı. Ancak bunaltı nöbetleri sık sık yineledi. Nöbetler yatıştıktan sonra bile ölüm korkusunu atamıyordu. Aileyle yapılan danışma seansında kızları ile ilgili bilgiler edindim. Altı ay önce anneannesi gözlerinin önünde düşüp ölmüştü. Babası hastaydı ve yakın bir tarihte ameliyat olması gerekiyordu. Anne, sıkıntılı, evhamlı ve bunaldığı zaman çarpıntısı tutan bir hanımdı. Bu gergin ortamda bile danışanımın dersleri başarılıydı. Dilek e yaptığım bilinçaltını ortaya çıkaran psikolojik test sonuçlarına göre; Danışanım ailesine düşkündü. Bilinçaltında babasını da dedesi gibi kaybetme korkuları taşıyordu. İçli, duygularını dışa vuramayan, yumuşak başlı bir genç kızdı. Babasının hastalığına üzülüyor, annesi yorulmasın diye ev işlerine yardım ediyor, kardeşine ders çalıştırıyordu. Yani sorumluluğu ve yükü çok fazlaydı.

Ayrıca Dilek küçük bir de kaza geçirmiş, ancak ucuz atlatmıştı. İlk bunaltı nöbetinin geldiği günü bana anlatmasını istediğimde sıkılarak genç bir erkeğin o gün kendisini eve kadar izlediğini ve arkadaşlık önerdiğini, bunun üzerine birden korkuya kapıldığını ve korkarak eve kaçtığını anlattı.
Gence psikoterapi ve ilaç tedavisi uygulandı, böylece bunaltı nöbetleri azaldı.
Bunaltı (anksiyete) geçiren bir kimse belirsiz bir korku içindedir, sürekli sıkılır. Sık sık solur, terler, göğsü sıkışır, boğazında lokma kalmış gibi bir tıkanma duyar, çarpıntısı vardır. Kolları uyuşabilir, yüreğinde batma, midesinde sıkıntı olabilir. Hasta korkunç bir şey olacakmış gibi tedirgindir.
Bunaltı çoğunlukla bilinç dışından kaynaklanan bir çatışmanın ürünüdür. Bilinç dışında tutulamayan yasak dürtü ve eğilimlerin bilince çıkmak için zorlaması bunaltı yaratır.
Çocuklukta yaşanan bunaltının en önemli nedeni ana babadan ayrılma, ana babayı yitirme durumlarıdır. Erkek çocuğun anneye yaklaşmak (3-5 yaşları arasında), babanın yerini almak istekleri de ödipal çatışmaya neden olur. Bu duygulardan dolayı babasının öfkesini üstüne çekeceğini, cezalandırılacağını sanır.
Gençlik dönemi zaten gencin en bunalımlı olduğu, kimlik arayışında olduğu çetin bir dönemdir. Ergenimize öyle bir rahatlık sunmalıyız ki o bizimle her şeyi rahatça konuşabilsin, böylece sevgiyi, anlaşılmayı yanlış insanlarda bulmaya kalkmaz.

Comments are closed.