Beyda hanıım, 38 yaşında bir ev hanımıydı. İki oğlu vardı. Oğlu 5 yaşındaydı ve özel eğitim merkezine gidiyordu. Ben de özel eğitim merkezinde görev yaparken kendisiyle karşılaştım. Rehabilitasyon merkezinde birçok velilerle hem bireysel danışma hem de aile terapileri yapıyordum. Ama Selma hanımın öyküsü kadar beni derinden etkileyen bir kişi olmamıştı.
Beyda hanımın çocukluğu birçok sıkıntıyla geçmişti, annesi soğuk mesafeli bir bayandı. Annesi, Beyda hanım 6 yaşındayken, çalışmaya başlamıştı. Çalışırken üçüncü çocuğuna hamile kalmıştı. Anne doğum yaptıktan sonra, Beyda hanım kardeşini büyütmek, bakmak zorunda kalmıştı. Çok küçük yaşta kardeşine bakmak sorumluluğunu almıştı. Hatta bu yüzden ilkokula bile gidememişti. Adeta çocukluğunu yaşayamamıştı. Beyda hanım genç kız olduğunda sorunlar daha da artarak devam etmişti. Danışanımın mahallesinde sevdiği bir genç vardı. Onunla evlenmek istemişti. İki gencin evlenmesine Beyda nın ailesi karşı çıkmıştı. Üstüne üstlük, anne kızını başka bir gence nişanlamak istemişti. Ailesi ona fikrini sormamıştı bile: “Kızım böyle bir genç var, onunla seni evlendirmek istiyoruz. Sen ne dersin?” dememişlerdi.
Beyda bütün bu olanlardan dolayı çok sıkıntılı günler geçirmeye başladı. Artık üzüntüden yemek bile yiyemiyordu. Kendisini istemeye gelecekleri günün öğle vakti, Beyda uyku hapları içerek intihara teşebbüs etmişti. Son anda ailesi tarafından kurtarılmıştı. Bu olaydan 6 ay sonra Beyda başka bir beyle evlendi.
Evlilikten çok şey bekliyordu, artık mutlu olmak istiyordu. İkinci çocuğuna hamileyken eşi tarafından şiddete uğradı. Eşi; düzgün işi olmayan, kendine güveni olmayan oldukça sinirli ve kendine hakim olamayan bir beydi. Eşi Beyda hanımı aslında seviyordu ama sinirlendiğinde öfkesine hakim olamıyordu. Beyda hanım bu şiddet olayından sonra eşinden bir süre ayrı kaldı ancak hamileydi. Bu yüzden eşiyle tekrar bir araya gelmek zorunda kaldı. Çocuğu doğdu ancak bebek özürlüydü. Çocuğunda gelişim geriliği ve konuşma güçlüğü vardı. Oğlu şu an çalıştığım özel eğitim merkezine başladı. Bu merkezde oğlu Zeki’ye zeka testi uyguladım ve geri olduğu alanlarla ilgili ev ödevleri verdim. Zeki aynı zamanda bir çocuk yuvasına başladı. Yaşıtlarıyla bir arada olduğu için daha çok konuşmaya başladı ve açıldı. Beyda hanımla psikoterapilerimiz devam ediyor ve eşi de psikolojik destek almayı kabul etti. Eşi Nuri bey psikoterapi seanslarında, eşini daha iyi anlamaya başladı ve öfkesine hakim olmayı öğrendi. Zaman zaman Beyda hanımı bireysel , zaman zaman da eşiyle beraber psikoterapiye aldım. Nuri bey kısa zamanda düzgün bir iş buldu ve çalışmaya başladı.
Depresyon yaşayan kişiler en az iki hafta boyunca devam eden karamsarlık, iştahsızlık, sıkıntı ve keder duygularından yakınırlar. Depresyondaki kişinin kendi dünyası ve geleceği hakkındaki düşüncelerinde de farklılık vardır. Başarılı bir işadamı, kendisini “işe yaramaz”, “başarısız” biri olarak görebilir. Aranan özelliklere sahip olmadığına gerçekten inandığı için, benlik saygısı ve kendine olan güveni de kötü bir biçimde etkilenmiştir. Karar vermede güçlük çekmeye başlar. Geçmiş hataları ve kusurları üzerinde takılıp, çeşitli suçlar, kusurlar işlediğini düşünebilir. Tüm acılarının ve eziyetlerinin sonsuza dek süreceği gibi bir beklentisi olduğu için, umutsuzluğa kapılır. Durumunu değiştiremeyeceğine inandığı için Selma hanım gibi intiharı bile bir çözüm olarak görebilir.
İntihar olasılığı depresyon hastalarında oldukça yüksektir. Bu olasılık, bazen yalnızca bir ölme isteği olarak kalırken, çoğunlukla ciddi intihar girişimlerine dönüşebilir. İntihar düşüncelerine eşlik eden diğer düşünceler şöyle olabilir; “Ailem için bir baş belasıyım. Ölseydim daha kolay yaşarlardı” ya da “Derdimi sona erdirecek tek yol ölmektir” diye düşünürler. Depresyonda ayrıca kişi sürekli bir endişe yaşar ve bu endişeye bağlı fiziksel belirtiler gösterir. Kalp atışları artar, aşırı terleme mide bulantısı, titreme, ağız kuruluğu, ishal ya da kabızlık gibi belirtiler gösterebilir.
Son Yorumlar
Kategoriler