ÇOCUKLARDA SIK GÖRÜLEN KLİNİK PROBLEMLER

Her çocuğun kendi yaş dönemine ait gelişimsel özellikleri vardır. Bu gelişim dönemleri; psikomotor gelişim alanında (kaba motor ve ince motor) – dil gelişimi – bilişsel gelişim – sosyal gelişim dönemleridir. Her anne-baba çocuğunun yaşına göre tek tek gelişim alanlarını incelemeli ve ona göre çocuğunun gelişimi normal mi değil mi, geri olduğu alanlar varsa neler bunları saptamalı ve geri olduğu alanları geliştirmenin yollarını bulmalı.

Çocuklarda 2-4 yaşları arasındaki gelişim dönemi, çocukların ilk “hayır” tepkisinin geldiği dönemdir. “Hayır, onu yemeyeceğim” gibi lafları çok sık duyarız çocuklarımızdan. Benlik gelişimi adına olumlu olan bu evrede, çocuk birbiriyle çelişen tutumlar sergileyebilir; “yardım et”, “hayır, tek başıma ben yapacağım” gibi. Çünkü çocuk bir yandan bağımsızlaşmaya çalışmakta; ancak diğer yandan da anne-babaya ihtiyaç duymaktadır. Anne-baba, çocuğundaki bu inatçılığın, ters davranmaların yaş döneminin normal bir özelliği olduğunu bilip, ona göre çocuğuna hoşgörüyle, sabırla yaklaşmalıdır.
Çocuklar (2-8 yaşları arasında) ve ergenler de öfke krizleri ve inatlaşmalar yaşayabilirler. Aslında bu öfke krizleri, huysuzluk nöbetleri bir anlamda ebeveynlere karşı güven ve limit testi niteliğindedir ve yine gelişimsel açıdan normal ve sağlıklıdır belirli ölçülerde.
Çocuklarda görülen uyum ve davranış problemlerinin pek çok nedenleri vardır. Bunlar;
Çocuğun ihmal edilmesi, yetersiz ilgi ve yetersiz sevgi gösterilmesi, yeterli ten temasının, göz kontağının, iletişimin kurulmaması.
Bir danışanım babasına, bir şey anlatırken babasının gazete okuyup kendisiyle yeterince ilgilenmediğinden dert yanıyordu.
Aşırı baskıcı ve zorlayıcı tutumlar,
Aşırı özgür bırakma, kontrolsüzlük,
Aşırı korumacılık; aşırı kaygılı ve evhamlı tutumlar,
Fiziksel, cinsel ve sözel taciz,
Annenin doğumdan kısa bir süre sonra çalışmaya başlaması, uzun saatler veya süreler anne-babanın çocuktan ayrı olması,
Boşanma, kayıp-ölüm, bir kardeşin dünyaya gelmesi gibi nedenler çocuklarda uyum ve davranış bozukluklarına yol açar.
Çocuklarda sıklıkla görülen uyum ve davranış bozukluklarına örnek verelim;
Altını ıslatma ve dışkı kaçırma, tikler, parmak emme, tırnak yeme, yeme bozuklukları (iştahsızlık veya aşırı yeme), uyku bozuklukları (uyurgezerlik, kâbuslar, gece diş gıcırdatma), içe kapanıklık (sosyal kaygılar, aşırı çekingenlik), çalma, yalan söyleme, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü, okuma, yazma ve matematik becerilerinde gerilik, saldırganlık, depresyon, içe kapanıklık gibi.
Peki… Eminim birçok okuyucu , bana şu soruyu sormak istiyor; çocuğumu psikoloğa götürme konusunda zorlanıyorum, “Ben gitmem” diye tutturuyor. Ne yapmam lazım?İşte cevabı…
Olabildiğince açık, net, samimi açıklama yapmak her zaman daha yararlıdır. Durumu çocuktan gizlemek veya ona yalan söylemek zararlı bir tutumdur.
Psikolog seanslarının sadece çocuğu hedef alan bir çalışma değil, ailece alınan bir destek, bir yardım olduğu mutlaka söylenmelidir.
Çocuğumuza şu ifadeleri kullanabiliriz;
“Bazen biz de kendimizi çaresiz hissediyoruz. Belki hep birlikte düşünürsek daha iyi fikirler ve çözümler üretebiliriz” denebilir.
Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor;
“Çocuklarınıza ikramda bulunun ve onları en güzel şekilde terbiye edin.”

Comments are closed.