ÇOCUKLARDA İYİLEŞTİRİCİ PSİKOTERAPİ

Okullarda öğretmenlerin şu yakınmalarıyla çok sık karşılaşıyorum: “Bu öğrencim çok hareketli, ders dinlemiyor. Ona ulaşamıyorum. Benim bir tane öğrencim yok ki, nasıl onunla özel ilgileneyim?”

Yalnız her öğretmen şunu bilmelidir; bazı öğrenci sorularının nedenleri ya çok derindir ya da karmaşık bir yapıdadır. Örneğin çok çekingen bir öğrencinin utangaçlığı, öğretmenin çabası ile biraz azalabilir. Ancak çekingenliğe neden olan şey ortadan tabii ki kalkmaz. Öğretmen, böyle bir öğrencisi varsa, çocuğun davranış biçimi hakkında notlar almalı, gözlemler yapmalı, aile içi eğitim koşullarını saptamalı ve okul rehber öğretmeninden yardım istemelidir. Okul rehber öğretmeni de çocuğu incelemeli, gerekli testleri yapmalı, aile ile danışma seansları yapmalı.. Ama bunlara rağmen sorunu çözemiyorsa, aileyi bir psikoloğa yönlendirmeli.

Anne ve çocuk arası duygusal bağ, evde kardeşlik ilişkileri, yine bazı anne babaların sorunlu kişilikleri, hayal kırıklıkları, çocukların psikolojik bozukluklarının nedenlerini oluşturma konusunda ilk sırada yerlerini alırlar. Okul bu sorunları ya pekiştirerek derinleştirip içinden çıkılmaz bir hale getirebilir, ya da hafifletir, yumuşatır. Psikoterapiyi kolaylaştırır.
Çocuklarla psikoterapide ilk basamak “Koruma Terapisi” olarak adlandırılır. Bu teknikte amaçlanan şey, çocukların kişilik yapılarını değiştirmek değildir. Sadece, varsa korkularını gidermek, bazı duygu eksikliklerini zenginleştirmek, istenmeyenleri izole etmek, çocuklara cesaret, güven aşılamaktır.
Selma14 yaşındadır. Yetimdir. Teyzesiyle beraber yaşamaktadır ve çok mutsuzdur. Sınıfta kalan bir gençtir. Selma yı öğretmeni bize yönlendirir. Öğrenci ile psikoterapi seanslarına başlanmıştır. Selma annesi öldüğünde 4 yaşındadır. Daha sonra bütün bakımını babası devralmıştır. Babası canlı, neşeli, günü gününe yaşayan sorumsuz biridir. Birgün Selma , yan odada babasının başka bir adamla kavga ettiğini, sonra silahların patladığını duyar. Sonra babasının öldürülmüş olduğunu görür. Ani şok geçiren çocukta suçluluk duygusu gelişir. “Eğer babam beni bu kadar gezdirmese, oyuncaklar almasa para kazanması gerekmeyecek, böyle bir iş yapmayacak, öldürülmeyecekti” diye düşünür. Ben öncelikle Selma yı pek çok çocuğun yine pek çok nedenden küçük yaşta anne ve babalarının öldüğüne, ancak bunda çocukların asla bir suçu olmadığına ikna ettim. Selma olmasaydı yine babası kötü işler yapacak ve yine başına bu olay gelecekti. Çünkü bu babanın kendi seçimiydi.
Danışanıma seanslarda şu noktayı vurguladım; “Eğer annen ve baban hayatta olsalardı, daha çalışkan, mutlu bir kız görmek isterlerdi. Şimdi sana düşen görev, kendini toparlaman ve yaşamınla ilgili hedefler kurman.”
Bu terapide iki amaç vardı; ilk aşama genci suçluluk duygusundan arındırmak, ikinci aşama onun amaç ve hedef belirlemesini sağlamaktı. Şu an Selma hayata daha olumlu bakıyor.
Saldırgan çocuklarla yapılan psikoterapilerde ise, önce o çocuğa öfkesini dışarı vurması için cesaret verilmeli, sonra da bu öfkeyi sınırlaması ve durdurması terapilerde öğretilmeli.
Çekingen çocuklarda ise, önce o çocuğa öfkesini dışa vurması için cesaret verilmelidir. Buna izin verildiği açıkça gösterilmelidir. Böylece çocuk, içinde, derinde yatan öfkeyi dışa vurmanın hiç de korkulacak bir şey olmadığını anlar.

Comments are closed.