Serap 10 yaşında ilkokul beşinci sınıfta okuyan bir öğrenciydi. Ancak Türkçe ve Matematik derslerinde seviyesi ilkokul üçüncü sınıf seviyesindeydi. Öğretmeninin bize yolladığı gözlem raporuna göre; “Danışanım sınıfta dersi dinlemiyor, kafası sanki başka yerde gibi davranan bir öğrenciydi. Türkçe dersinde öğretmen, bir yazı yazdırırken, sık sık yazım-harf hataları yapıyordu. Okuma hızı yaşına göre düşüktü. Ayrıca dikkati de hemen dağılıyordu. Ezberlenmesi gereken bir parça verildiğinde, parçayı bir türlü hafızasına alamıyordu.”
Serap ın hakkında anne ve babasından bilgiler aldıktan sonra her zamanki gibi öncelikle öğrencime zekâ testi uyguladım. Serap ın zekâsı tahmin ettiğim gibi normal idi. Peki öyleyse bu çocuk niye geç öğreniyor, derslerinde başarısız oluyordu?
İşte tam da bu vaka bize “Özel Öğrenme Güçlüğü”nü anlatıyor. Ayrıca danışanıma “Dikkat-hafıza-idrak-tespit fonksiyonlarını” ölçen Benton Görsel Algı Testi uyguladık. Bu teste göre de Serap da dikkat eksikliği de mevcuttu.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Osman Sabuncuoğlu öğrenme güçlüğü ve dikkat eksikliği konusunda son yapılan araştırmalara değiniyor; İnsan beyninin ön kısmı (frontal lob) diğer canlılardan farklı olarak insanda daha çok gelişmiştir. Bu bölgenin, insanın kişiliği, ruh dünyası dikkatini kullanması ve öğrenmesi ile ilgisi bulunmuş. Zeki olduğu halde, dikkatini toplayamayan insanlarda, beynin ön bölgesinin kan şekerini az tükettiği, kan dolaşımının düşük olduğu belirlenmiş. Dikkat, algı, bellek (hafıza) iç içe çalışan süreçlerdir. Çocuğun erişkin hayata hazırlanışı açısından bütün bu süreçlerin yerinde olması ve sağlıklı işlemesi çok önemli. Örneğin zekâ ileriliği veya zekâ sınırı olan çocukların çabuk unuttuklarından yakınılır; “Kaç kez anlatıyoruz, hatırlamıyor, öğrenemiyor…” Bütün bu sorunlar, aslında o süreçlerdeki aksaklıktan kaynaklanıyor. Dikkat eksikliği olan çocuklarda, hafıza ve dikkatle ilgili süreçler beraber çalıştığı için, dikkatteki bir problem hafızayı da etkiliyor.
Öğrenme gecikmesi ile öğrenme güçlüğü aynı şey değildir. Küçüklüğünde kitaplarla fazla karşılaşmayan, anne-babası kendisine kitap okumayan ya da zayıf bir eğitim sisteminden gelen çocukların akranlarını yakalamak için, bir-iki yıla ihtiyacı olabilir. Ancak öğrenme güçlüğü olan çocuklar, her türlü olanağa sahip olsalar dahi bilgiyi etkin bir şekilde işleyemezler ve karmaşık okuma ya da aritmetik becerilerini zamanında kavrayamadıkça da akranları ile aralarındaki fark sürekli açılır.
Öğrenme güçlükleri ve dikkat dağınıklığı aslında Okul Öncesi Eğitim Döneminde yani 5-6 yaşlarında erkenden tespit edilebiliyor. Örneğin “Frostig Görsel Algı” testi tam da bu yaş çocuklarında dikkat dağınıklığını, öğrenme güçlüğünü tespit ediyor. Bence ilkokula başlamadan önce her çocuğa “Frostig Görsel Algı” testi uygulanmalı. Böylece çocuğun “Göz-el koordinasyonu, temel figür ayrımı, sabit biçim dikkati, görsel sıra ya da sembol dizisi belleği, görsel dikkat etme süresi” gibi ilkokulda daha çabuk öğrenebilmesi için gerekli temel işlevlerde bozukluk-gerilik olup olmadığı ortaya çıkıyor.
Özel eğitim merkezlerinde ;
Öğrenme güçlüğü veya dikkat sorunu olan çocuklara gerekli zekâ testleri-dikkat testleri yapıldıktan sonra, gelişim seviyelerine uygun rehabilitasyon programı yapılıyor. Dikkat eğitimi ve zihin geliştirme programları, bilgisayarda veya YUP adı verilen (Zekâ Geliştirme ve Dikkat Yoğunlaştırma – Oyunla Eğitim Sistemi) kitapçıklarla uygulanıyor. Ayrıca anne-babanın farkında olmadan yaptığı eğitim hataları varsa, bunlar düzeltilip psikolojik danışmanlık yapılıyor.
Son Yorumlar
Kategoriler